İhsan AKINTÜRK
  Fıkra
 

Nasreddin Hoca, bir gün eşeğe binmiş yolda giderken, eşek birden koşmaya başlamış. Kontrolünden çıkan eşeği durdurmaya çalışsa da hoca, başarılı olamamış.
Eşeğin sırtında iken hocanın rüzgar gibi geçtiğini görenler:
--Hayırdır hocam, bu telaş da neyin nesi, ne tarafa böyle? diye sormuşlar.
Hoca, geride bıraktığı topluluğa eşeğin sırtından başını geri çevirerek şöyle cevap vermiş:
--Merak edilecek bir şey yok. Eşeğin acele bir işi çıktı da, birlikte oraya gidiyoruz.

-------------------------------------------------
Arap Liderler:

Bir gün üç Arap ülkesi lideri bir uçakta  gidiyorlarmış, bir tanesi diğerlerine hava atmak için demiş ki;
-- Şimdi ben uçaktan bir çuval pirinç atsam halkım bana bir hafta dua eder.
Yanındaki lider söze karışmış;
-- Ben bir çuval pirinç atsam halkım bana bir ay dua eder demiş. Üçüncü lider;
--Ben bir çuval pirinç atsam halkım bana bir yıl boyunca dua eder demiş.
Bütün bu konuşmaları duyan pilot dayanamamış, --Ben şimdi sizin üçünüzü de aşağı atsam bütün Arap dünyası bana ömürleri boyunca dua ederler demiş.
-----------------------------------------------------------------
Maliye Bakanları.
Amerika, İngiltere ve Türkiye Maliye Bakanları bir sohbette konuşurlar.
Amerikan Maliye Bakanı der ki;
--Amerika'da 4 kişilik bir ailenin
aylık geçim masrafı 1000 dolar'dır. Biz memurumuza 1500 dolar veririz, 1000 doları ile geçimini sağlıyor, 500 dolarını ne yapıyor, bilmiyoruz.
İngiliz Maliye Bakanı da der ki;
--İngiltere'de 4 kişilik bir ailenin aylık geçim masrafı 1000 sterlin'dir. biz memurumuza  1500 sterlin veririz, 1000 sterlini ile geçimini sağlıyor, 500 sterlinini ne yapıyor, bilmiyoruz.
Türkiye Maliye Bakanı da der ki;
--Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin aylık geçim masrafı 1500 lira'dır. Biz memurumuza  geçimini sağlaması için ancak 1000 lira veririz. Ama diğer 500 lirayı nerden buluyor, bilemiyoruz.
------------------------------------------------------------------
Erzurum'lu.

İstanbul'a gurbete giden Erzurum'lu, dönüşte karısına İstanbul'lu hanımların, akşam eve dönen kocalarını, kapıda nasıl karşıladıklarını "Hoş geldin kocacığım, üşümüşsün, yorulmuşsun!" gibi kibar, nazik laflar ettiklerini anlatmış. Belli ki o da karısının kendisini öyle karşılamasını istiyor.Akşam eve gelmiş, kar, tipi, soğuk, karısı kapıyı açmış:
-Uyiyy kocacığım, it gibi titriyorsun.    ------------------------------------------------------------
Erzurum'lu

Erzurum'da ermenilerin olduğu dönemde, kurban bayramı. Erzurumlular kurban kesiyorlar, bunu gören ermeninin biri arkadaşına;
- Ben de kurban kesmek istiyorum, der.
- Olur mu saçmalama. Sen müslüman değilsin, kurbanı niye keseceksin ki? diye karşı çıkar arkadaşı.
Tabi ermeni kararlı, gidip bir inek satın alır ve eline bıçağı alıp ineğin başına gelir. Elindeki bıçakla ineği ve kendini kan revan içinde bırakır ama bir türlü ineğin canı çıkmaz. Bunun üzerine ermeninin arkadaşı yanına gelip;
- Ya bu kadar işkence çekeceğine git şu karşıdaki müslüman kahvesine bir tanesinden rica et gelip kessin, der.
Ermeni elinde bıçak üstü başı kan içinde kahveye girer.
- Bir müslüman arıyorum, der.
Kahve halkından biri korkudan "Ca..ca..camiye gittiler, burada müslüman yok" der.
Adam camiye gelir ve içeri girip, " Müslümanlar buradaymış, öyle mi?" der. Cemaatte çıt yok. Sonunda dayanamayıp arkası dönük olan hocayı gösterirler. Ermeni hocanın karşısına dikilir; --Burada tek müslüman sensin heralde".
Hoca kanlı bıçağa bakar ve
"Kim? Ben mi? Kim dedi? Bana müslüman diyenin anasını, avradını, gelmişini ceşmişini...."
-------------------------------------------------------------
Erzurum'lu


Erzurum'lu köylü, Erzurum`dan köye giderken bir şişe rakı alır köye gider. Köyde yaşlı anası sorar
--Ola oğul bu nedir?
--Ana bu romatizma ilacıdı, sakın elleme der.
Aradan bir zaman geçer anasının ayakları ağrımaya başlar aklına gelir oğlunun şehirden getirdiği ilaca bakar ve alır rakıyı bir yudum iki yudum derken bayağı içer.Tandır başına gider eleği alır başlar un elemeye o sırada oğlu gelir bakarki anası unu yerlere rastgele elemektedir.
- -Ana neydirsen unu dışarıya elirsen önündeki tekneye elesene..
- -Ola oğul anan için her taraf tekne.
-----------------------------------------------------------------

Erzurum'lu

Hükümet erzurum'a bir yazı gondermiş:
-- kışın soğuk geçeceği anlaşılmaktadır. kullandığınız yakıtın cinsini, kod numarasını ve stok durumunu acele bildiriniz.
Erzurumlu bir koy muhtarı da hemen ankara'ya cevap yazmış:
- - Yakıtımız Boktur, numarası yoktur, stokumuz çoktur.
-----------------------------------------------------------

Kayseri'li

Kayserilinin eşi vefat etmiş, ilan vermek için reklam ajansını aramış. "Emine öldü Allah rahmet eylesin" ilanı vermek istiyorum demiş. Karşı taraf;
--Amca bu çok kısa oldu 3 kelime daha ekleyebilirsin merak etme aynı ücrete der. Kayserili ücretten emin olduktan sonra ekleme yaptırır. "SATILIK TOYOTA VAR".
--------------------------------------------------------------

Kayseri'li

Padişahın biri,
-- Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim! demiş.
Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;
-- Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.
-- Bunun neresi yalan?.. Kuş kartaldır, Arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii!..
-- Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!..
-- Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!..
-- Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!
-- Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.
Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş. Ama bir gün bir Kayserili gelmiş;
-- Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!..
---------------------------------------------------------------

Kayseri'li

Kayseri`li Ali`ye babası hayat dersi veriyormuş oğlum senden ne kadar isterlerse istesinler yarısından fazla verme.
Ali birgün terziye takım elbise diktirmiş.
Kayseri`li sormuş borcum nedir?
Terzi cevap vermiş
--6 milyon. Kayseri`li,
--Mümkün değil 3 milyon. demiş. Terzi,
--Kurtarmaz 4 milyon, demiş.Kayseri`li,
--Mümkün değil 2 milyondan fazla vermem demiş.Terzi,
--Lanet olsun tamam, demiş.Bu sefer Kayseri`li,
--1 milyondan fazla vermem,  demiş.
Terzi sinirlenmiş
--Para falan istemiyorum al elbiseni defol demiş.
Kayseri`li,
Bir takım elbise daha dikmezsen şurdan şuraya gitmem, demiş.
-------------------------------------------------------

Kayseri'li

Kayseriliye sormuşlar:
--İki kere iki kaç eder?Kayserili cevap vermiş:
--Alırken mi satarken mi?
------------------------------------------------------------

Kayseri'li

Trenle İstanbula yolculuk eden Kayseri`li tanıştığı arkadaşıyla biraz sohbetten sonra çantasından çıkardığı pastırmalı yiyeceklerden arkadaşına da ikram eder. Arkadaşı,
--Sağol benim basurum var ben yemeyeyim deyince, Kayserili gayet ılımlı bir tavırla :
--Olsun onuda biraz sonra yeriz demiş
---------------------------------------------------------------

Kayseri'li

Kayseri'linin biri ölüm döşeğindedir adam sorar
--Karım nazife burda mıdır? Hanımı;
--Burdayım.der. Adam,
--Büyük oğlum Temel burda mıdır? Temel,
--Burdayım babacığım, der.
--Güzel kızım fadime burda mıdır? Kızı,
--burdayım babacığım, der. Adam,
--küçük oğlum burda mıdır? Çocuk,
--Burdayım babacığım, der. Adam,
--Ulan Allah belanızı versin hepiniz burdasınız peki dükkana kim bakacak?
--------------------------------------------------------

Kayseri'li

Kayseri'linin ineği hastalanır.Allah'ım ineğim iyleşsin 15 gün oruç tutacağım der bir süre sonra ineği iyleşir Kayseri'li vaadini tutmak için oruç tutar sapasağlam olan inek 16. gün düşer ölür.Kayseri'li
--Allah'ım bu garip kulunu kandırdın ya sanma ineği kurbana sayarım. Orucuda ramazandan düşerim der.
-------------------------------------------------------------

Kayseri'li

Bir gün Kayseri'lilerle Trabzon'lu lazlar savaş yapıyorlarmış. Kayseri'liler çok zor durumdadır. O anda Kayseri`li komutanın aklına bir fikir gelmiş. Demiş ki;
--Bu laz'ların üçte birinin ismi  Temel, üçte birinin ismi Dursun, diğer gerizkalanlarının da İdris'tir. Benim bir planım var. Emrimi bekleyin ve ''Ateş'' dediğimde ateş edin.
Savaş tekrar başlamış. Kayseri'li komutan  bağırmaya başlamışlar:
--Temel! Temel!
Laz'lardaki Temel`ler kafalarını kaldırmışlar ve Kayseri'li komutan ''ateş'' demiş, bütün temeller vurulmuşlar.
Daha sonra Kayseri`li komutan;
--Dursun! Dursun! diye bağırmış. Dursun`larda kafalarını kaldırmışlar Kayserili komutan ''Ateş'' demiş ve dursun'lar da vurulmuşlar.
Kayseri'li komutan
--Ula İdris, İdris! diye bağırmış, İdrisler de kafalarını çıkarınca onlarda öldürülmüşler. Trabzon ordu komutanı Temel bakmış ki çok az kişi kalmış ve onun da aklına bir fikir gelmiş. Ve laz komutan şöyle demiş:
--Ula bu kayseri'liler parayı çok severler. Bir fikrim var. Emrimi bekleyin ve ber ''Ateş'' deyince ateş edin. Komutan temel bağırır:
--Ula haburada 10 lira para buldum bu kimindur da? diye bağırmışlar. Bütün Kayseri`liler hep birden
--Benim benim, diye koşmuşlar ve Trabzon komutanı Temel, ''Ateş'' demiş ve bütün Kayseri'liler  vurulmuşlar.  Böylece savaşı Trabzonlular kazanmışlar
-----------------------------------------------------------------

Kayseri'li

Ermeni bir gün kayseriye gelir. Kayserili bir çocuğu kandırarak elindeki parayı almak ister. Çocuk na dediklerini yaptığı taktirde parayı vereceğini söyler.
--Söyle bakalım der ermeni. Çocuk:
--Beni sırtında şuraya kadar taşı der.ermeni taşır.sonrada bir eşek sesi çıkar der. Ermeni başlar anırmaya. Sonra ermeni parayı ister. Çocuk ermeniye;
--Sen eşşek olmakla paranın değerini biliyonda ben kayserili olarak bilmezmiyim der.
--------------------------------------------------------------
Kayseri'li

Kayseri'linin biri, Amerikada bir hemsehrisiyle karşılaşır. Biraz sohbetten sonra hemşehrisi sorar:
--Ne iş yapiyorsun burda?
--Geldigimden beri aynı fabrikada çalışıyorum? Arkadaşı hiddetle :
--Ne biçim Kayseri'lisin sen? Onca zamandır çalış, çalıştığın fabrikanın sahibi olma!
--İmkanı yok olamam ya!
--Neden?
--Fabrikanin sahibide Kayseri'li de ondan!
-------------------------------------------------------------
Kayseri'li

Kayseriliye sormuşlar:
--İki kere iki kaç eder?Kayserili cevap vermiş:
--Alırken mi satarken mi?
------------------------------------------------------------
Kayseri'li

Trenle İstanbula yolculuk eden Kayseri`li tanıştığı arkadaşıyla biraz sohbetten sonra çantasından çıkardığı pastırmalı yiyeceklerden arkadaşına da ikram eder. Arkadaşı,
--Sağol benim basurum var ben yemeyeyim deyince, Kayserili gayet ılımlı bir tavırla :
--Olsun onuda biraz sonra yeriz demiş
---------------------------------------------------------------
Kayseri'li

Kayseri'linin biri ölüm döşeğindedir adam sorar
--Karım nazife burda mıdır? Hanımı;
--Burdayım.der. Adam,
--Büyük oğlum Temel burda mıdır? Temel,
--Burdayım babacığım, der.
--Güzel kızım fadime burda mıdır? Kızı,
--burdayım babacığım, der. Adam,
--küçük oğlum burda mıdır? Çocuk,
--Burdayım babacığım, der. Adam,
--Ulan Allah belanızı versin hepiniz burdasınız peki dükkana kim bakacak?
--------------------------------------------------------

Kayseri'li

Kayseri'linin ineği hastalanır.Allah'ım ineğim iyleşsin 15 gün oruç tutacağım der bir süre sonra ineği iyleşir Kayseri'li vaadini tutmak için oruç tutar sapasağlam olan inek 16. gün düşer ölür.Kayseri'li
--Allah'ım bu garip kulunu kandırdın ya sanma ineği kurbana sayarım. Orucuda ramazandan düşerim der.
-------------------------------------------------------------

Kayseri'li

Kayseri'linin ineği hastalanır.Allah'ım ineğim iyleşsin 15 gün oruç tutacağım der bir süre sonra ineği iyleşir Kayseri'li vaadini tutmak için oruç tutar sapasağlam olan inek 16. gün düşer ölür.Kayseri'li
--Allah'ım bu garip kulunu kandırdın ya sanma ineği kurbana sayarım. Orucuda ramazandan düşerim der.
-------------------------------------------------------------

İncili Çavuş

Padişah bir gün atıyla kır gezintisi yaparken seyislerine demiş ki:
--Bu atı çok sevdiğimi bilirsiniz. Bu atın ölüm haberini bana getiren seyisin kellesini vururum, atıma çok iyi bakacaksınız. Aradan birkaç yıl geçmiş, seyisler bakmışlar ki padişahın atı ahırda ölmüş. Seyislerden biri padişahın sözünü hatırlamış, telaşlanmışlar, ne yapacaklarını bilememişler. Birinin aklına İncili Çavuş gelmiş, bu işi ona danışalım demişler. İncili'ye varmışlar, durumu anlatmışlar. İncili demiş ki
--Ben bu işi çözerim, siz işinize gücünüze bakın. İncili, padişahın huzuruna varmış.
--Padişahım, senin bir küheylan vardı ya.
-Evet.
--Ahırda gördüm. Yanına yaklaştım. Su verdim içmedi, yem verdim yemedi, nalları da havaya dikmiş öylece duruyor.
--Yahu sen şuna öldü desene!
--Padişahım ben demedim, sen söyledin öldüğünü. Bir ceza vereceksen kendine ver..
-------------------------------------------------------------------------

Nasreddin Hoca:

Hoca Nasreddin ölüm döşeğindeymiş. Karısını çağırmış.
--Hanım en güzel elbiselerini giy, iyice kokular sürün, tak takıştır yanıma gel otur.
--Ayol hoca delirdin mi sen. Bu durumdayken ben nasıl süslenirim?
--İyi ya azrail gelince belki beğenip benim yerime seni götürür.

-------------------------------------------------------------------------
Nasreddin Hoca:

Nasreddin Hoca ile arkadaşları Konya'da bir eve akşam yemeğine davet edilmişler. Ev eski ve ahşap, bastıkça tahtalar gıcırdıyor, hoca laf atmış
--Evin tahtaları ses veriyor! Adam ukala ya,
- -Bizim ev pek sofudur, ara sıra zikreder!
Hoca laf altında kalır mı :
- -Efendi ya tavan aşka gelip secdeye varırsa halimiz nice olur?
-------------------------------------------------------

Nasreddin Hoca:

Bir gün Nasreddin Hocanın karısı ölmüş. Bir ay sonra kocası ölmüş dul bir kadınla evlenmiş.Evlendiği kadın Hoca ya sürekli eski kocasını anlatıyormuş.Yine bir gün yatakta kocasını anlatıyordu."İşte benim kocam şöyle yapardı, böyle yapardı" diye.Hoca sinirlenmiş ve kadına bir tekme atmış kadın yere düşmüş.Kadın sormuş:
--Aman hoca niye attın beni yataktan? Hocanında cevabı hazır:
- -Eeee yatakta bi sen yatıyosun bi ben bide eski kocan.Üçümüz sığamadık sende düştün.
-----------------------------------------------------------------------------

Nasreddin Hoca:

Nasrettin Hoca'nın eşeği kaybolunca arkadaşları üzülmüş ve eşeği aramaya aramaya koyulmuşlar. Hoca ise, bunların arasında "Allah'a şükürler olsun, Allah'a şükürler olsun" diye dolaşıyordu. Arkadaşları dayanamayıp
--"Hoca efendi, biz üzülüyoruz ve eşeğini arıyoruz, sen ise şükürler olsun diye adeta seviniyorsun. Bu ne haldir!" deyince; Hoca:
--Ben, eşeğin kaybolmasına değil, eşeğin üzerinde ben olmadığıma şükrediyor, seviniyorum. Yoksa 4 gündür ben de yitik olacaktım.
-----------------------------------------------------

Nasreddin Hoca:

Nasrettin Hoca tarlada uğraşırken birden alacaklısı gelmiş.
--Hoca, paramı ne zaman ödeyeceksin." demiş. Nasrettin Hoca'da;
--Şu görüğün bölgeden devamlı koyunlar geçer. oraya bir tel örgü takıcam,takılan koyun yünlerini de satıp sana borcumu ödeyeceğim."demiş. Adam da haklı olarak gülmüş.Nasrettin Hoca buna karşılık adama,
--Ne oldu be. Peşin parayı görünce gülersin demii!" demiş.
--------------------------------------------------------------------

Nasreddin Hoca:

Hocanin iki karisi varmış. Bir gün ''en cok hangimizi seviyorsun''diye sorarlar hoca söylemek istemez. Yeni karısı:
-- ikimizde göle düşsek,önce hangimizi kurtarırdın?demiş.
H hoca eski eşine dönerek,
- - sen biraz yüzme biliyordun degil mi? demiş.
--------------------------------------------------------

Nasreddin Hoca:

Bir gün Nasreddin Hoca eve doğru yürüyormuş, bir arkadaşı arkadan seslenmiş "aman hoca gördün mü biraz önce geçen helva kazanı ağzına kadar doluydu". Hoca istifini bozmadan "bana ne" demiş. Arkadaşı, "ama hoca helva kazanı sizin eve gidiyordu, buna ne dersin?" demiş; hoca yine istifini bozmadan "o zaman sana ne?" demiş.
----------------------------------------------------

Hasreddin Hoca:

Birisi gelip hocaya;
--Hocam şeytan ne yer" diye sorar. Hoca da:
--Eğer benim gibi parası yoksa zıkkımın kökünü yer" demiş.
----------------------------------------------------------------------------

Nasreddin Hoca:

Hoca bir gün Timur'un huzurundaymış. Aralarında tam iki arşın uzaklık varmış. Timur sormuş birden :
-- Söyle bakalım Hoca, eşekle senin aranda ne fark var?
Hoca lafı yapıştırmış :
-- Tam iki arşın efendimiz..
----------------------------------------------------------

Nasreddin Hoca:

Akşam geç saatte eve gelen Hoca pencerede bir karaltı görür.Hanımına sus işareti yaparak tüfeğini doğrulttuğu gibi ateşler.Eve girerler, bir de bakarlar ki ateş ettikleri Hocanın cüppesi. Hoca şöyle der:
--Hanım ucuz kurtulduk.Ya içinde ben olsaydım!
------------------------------------------------------------

Nasreddin Hoca:

Nasrettin hoca Istanbul'a gidiyormuş.Istanbula'a vardıktan sonra eşeğini kaybetmiş,otele gitmiş.
Odasına girmiş. Eşeğini düşünüyormuş.Yatak taş gibiymiş.yYatağın altına girmiş, bu sırada yeni evli bir çift gelmiş ve yatağa yatmışlar.
Adam:
"Hayatım senin gözlerine bakınca bütün Istanbul'u görüyorum" demiş.
Nasrettin Hocada:
"İyice bir bakar mısın, benim eşeği görüyon mu benim eşeği?" demiş


 
  Bugün 4 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol