Selamun aleyküm değerli arkadaşım. Allah-u teala'nın sıfatlarını konu alan bu çalışmamı, Almanya'da Nürnberg/Burglengenfeld'de din görevlisi olarak görev yaptığım 2008 yılı Ağustos ayında tamamladım. İstifade edilmesi temennisiyle.
İhsan AKINTÜRK
Burglengenfeld/Nürnberg
Almanya
ALLAH (CC) VARDIR VE BİRDİR
Efendimiz (SAV) buyurdu ki; ''Aklı olmayanın dini de yoktur." Allahın kullara en büyük nimeti hiç kuşku yok ki akıldır. Aklı diri tutmanın tek yolu ise merak duygusu. Merak duygusunun sordurduğu sorular aynı zamanda aklı diri tuttuğu gibi imana da idman yaptırır.
Allah (CC) vardır ve birdir. Eşi, benzeri, ortağı yoktur, yardımcısı, oğlu, kızı yoktur. Doğmamıştır ve doğrulmamıştır. Yani Allah (CC) kimsenin çocuğu da değildir, kimsenin babası da değildir. Her şeyi yoktan var eden Allah'tır (CC) Dağlar, taşlar, ağaçlar, kuşlar, hayvanlar, böcekler ve her şey. Gökyüzü, ay güneş, yıldızlar, gezegenler ve daha bilemedigimiz bir sayisiz gok cismi. Yani butun kainat. Kısacası gördüğümüz ve varlığına inandığımız ama göremedeğimiz her şey Allah'ın (CC) eseridir. Allah'ın (CC) ne başlangıcı ve ne de sonu vardır. O'nun izni olmadan bir ağacın dalından bir yaprak dahi yere düşemez. O'nun izni olmadan bir sinek kanadını kıpırdatamaz. Hatta en iri cüsseli canlı bile O'nun izni olmadıkca yerinden kıpırdayamaz. O'nun izni ile gökkubbe direksiz olarak ayakta duruyor, denizler okyanuslar taşmayıp karaları yutmuyor. O'nun izni ile gökyüzünde kuş gibi uçaklar uçuyor, denizlerde balıklar gibi gemiler süzülüyor. O'nun izni ile bulutlar yağmur olup yerkureye iniyor, toprak suya kanıyor ve suya kanan toprak canlılara nimetler sunuyor. O her şeyi görür, işitir ve bilir. Onun gücü kuvveti sınırsızdır ama bizim aklımız bunları tam olarak idrak edemez. Bizler sadece ''La ilahe illlallah'' diyerek, Allah'tan başka ilah olmadığını söyleriz. Bu söz bizim dinimizin temelidir. Zira eğer O'ndan başka bir ilah daha olsaydı (haşa) kainat ayakta duramazdı.
En güzel isimler O'nundur. Esmaül hüsna O'nundur. Kainatta her he kadar mahlukat var ise hepsi kendi lisanınca Allah'ı yani Yüce Yaratanını (CC) zikreder, O'na şükreder ve O'nu över. Allah'ın yarattığı her şeye karşı sevgisi, rahmeti ve bereketi sonsuzdur. O günah işleyip tevbe edenleri sever ve bağışlar. Çünkü O'nun affı ve bağışlaması sonsuzdur. Kullarını cehenneme atmak istemez. Bundan dolayı bizler O'na inanır, güvenir ve O'na dayanırız. Yalnız O'na kulluk eder ve yalnız O'ndan yardım dileriz. Çünkü Allah bizleri dünyaya kendisini tanıyıp ibadet etmemiz için göndermiştir. İnsanı, kendisini tanısın diye en güzel bir mahluk olarak yaratmış ve yeryüzünün en şerefli mahluku kılmış, akıl nimeti ile müzeyyen kılmıştır.
1-Allah’ı (CC) Niçin Göremiyoruz?
Allah dünya gözü ile görülmez. Sen onu göremezsin ama o seni nerede olursan ol (denizlerin dibinde de olsan, çelikten yapılmış kalelerde de olsan, gecenin kanalığında da olsan) O seni görür. Ondan hiç bir şeyi gizleyemezsiniz.(Bakara-77) ''Onlar bilmezler mi ki, gizlediklerini de açıkça yaptıklarını da Allah bilmektedir.''
Hz. Musa (AS) Allahu tealanın dünyada görülemeyeceğini biliyordu. Ama Allah'a olan aşırı sevgi ve iştiyakından olmalı ki Allahu tealaya şöyle niyazda bulundu: (A'raf-143) ''Rabbim! Bana kendini göster, seni göreyim. Dedi. Allah; Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak. Eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin. Buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti. Musa'da baygın düştü. Ayılınca dedi ki; Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Sana tevbe ettim.''
2-Allah'ı (CC) Hiç mi Göremeyeceğiz? Veya Ne Zaman Göreceğiz? Ru'yetullah Nedir?
Cennetlik kulların nail olacağı en büyük mutluluk ve nimet, Allah'ın (CC) kendisini (cennetlik) kullarına göstermesidir. Yani insanların Allahın cemalini görmesidir. Hadis: İbnu Ömer (RA)'den: "Cennet ehlinin mertebece en düşük olanı o kimsedir ki: Bahçelerine, zevcelerine, nimetlerine, hizmetçilerine, koltuklarına bakar. Bunlar bin yıllık yürüme mesafesini doldururlar. Cennetliklerin Allah nezdinde en kıymetli olanları ise, vech-i ilahiye sabah ve akşam nazar ederler." Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm sonra şu ayeti okudu. (Kıyame-22, 23) "Yüzler vardır, o gün ışıl ışıl parlayacaktır. Rablerini görecektir".
Hadis: Cerir İbnu Abdullah'dan: Resulullah (SAV) bir dolunay gecesi, aya baktı ve: "Siz şu ayı gördüğünüz gibi, Rabbinizi de böyle perdesiz göreceksiniz ve O'nu görmede bir sıkışıklığa düşmeyeceksiniz
Hadis: Süheyb (RA)'dan: "Cennetlikler cennete girince Allah Teala onlara; "Bir şey daha istiyorsanız söyleyin, onu da ilaveten vereyim!" buyurur. Cennetlikler: "Sen bizim yüzlerimizi ak etmedin mi? Sen bizi cennete koymadın mı? Sen bizi cehennemden kurtarmadın mı (daha ne isteyeceğiz?)" derler. Derken perde açılır. Onlara, yüce Rablerine bakmaktan daha sevimli bir şey verilmemiştir." Süheyb der ki: "Resulullah bu sözlerinden sonra şu ayeti okudu: (Yunus-26) "İyi iş, güzel amel yapanlara, daha güzel iyilik bir de ziyade vardır"
3-Allah (CC) En Büyüktür.
Allah en büyüktür. Her gün beş kere bunu bütün dünyaya ilan ediyoruz. Ezan okurken Allahu Ekber Allahu Ekber, Allah en büyüktür. Allah en büyüktür diyerek minarelerden gökleri inletir müezzinler. Allah yer gök arasına sığmaz ama kulunun biricik kalbine sığar.
(Mü'min-60) '' Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir. 61. İçinde dinlenesiniz diye geceyi, görmeniz için de gündüzü yaratan Allah'tır. Şüphesiz Allah, insanlara karşı lütufkârdır. Fakat insanların çoğu şükretmezler. 62. İşte O, her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah'dır. O'ndan başka tanrı yoktur. O halde nasıl olup da döndürülüyorsunuz! 63. Allah'ın âyetlerini inatla inkâr edenler işte (haktan) böyle döndürülür. 64. Yeri sizin için yerleşim alanı, göğü de bir bina kılan, size şekil verip de şeklinizi güzel yapan ve sizi temiz besinlerle rızıklandıran Allah'tır. İşte Allah, sizin Rabbinizdir. Alemlerin Rabbi Allah, yücelerden yücedir. 65. O daima diridir; O'ndan başka hiçbir tanrı yoktur. O halde dinde ihlâslı ve samimi kişiler olarak O'na dua edin. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
4-Allah (CC) Nerede?
Allah (CC) mekandan mühezzehtir. Allah şurada durur, burada oturur demek son derece yanlıştır. Ama bir hakikat vardır ki Allah (CC), insana şah damarından daha yakındır. Camiler için ''Allah'ın evi'' diyoruz. Yeryüzünün en mübarek yapısı Kâbe-i Muazzama'dır. Burası için de ''Beytullah'' diyoruz. ''Allahın evi.'' Allahu Teala burada mı oturur? Haşa. Yukarıda da belirttiğim gibi Allahu Teala mekandan münezzehtir.. Ama O'na kulluk borcumuz olan ibadetlerimizi daha çok camilerde yaptığımız için, mü'minin miracı ve Efendimiz (SAV) in gözümün nuru diye tarif ettiği namaz ibadetini, Rabbimize en yakın olduğumuz an olan secdelerimizi camilerde yaptığımız için, sadece O'nun adının anıldığı mekanlar olduğu için, aynı zamanda Allahu Teala'nın en çok sevdiği mekanlar olduğu için Allahın evi diyoruz. Kâbe-i Muazzama da, hakikatte Allahu Tealanın nazargahıdır. Ama Allah (CC) şurada oturur, burada durur demek son derece saçma ve tehlikeli sözlerdir. (Kaf-16) ''Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız.''
5-Her Şeyi Yaratan Allah'tır. (CC)
(Nisa-1) ''Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden korkun.''
(Mu'minun-12) ''Andolsun biz insanı çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir özden yarattık. 13- Sonra onu sağlam bir karargahta nutfe haline getirdik. 14- Sonra nutfeyi alaka (aşılanmış yumurta) yaptık. Peşinden alakayı bir parçacık et haline soktuk. Bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik. Bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratılışla insan haline getirdik. Yapıp-yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir. 15- Sonra muhakkak ki siz bunun ardından elbet öleceksiniz. 16- Sonra da şüphesiz tekrar kıyamet gününde diriltileceksiniz. '' Yani ilk insan olan Hz. Adem'i (AS) topraktan yaratan Allah (CC) ondan sonra gelenleri de meniden yarattı.
Allah ezel ve ebeddir. Her şeyi yaratan Allah'tır. Kur'an-ı Kerim'de Hz. Meryem annemizin Hz. İsa'ya (AS) hamile kaldığı şöyle anlatılır.
(Ali İmran- 45) ''Melekler demişlerdi ki: Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir Kelime'yi müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa'dır. Mesîh'tir; dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah'ın kendisine yakın kıldıklarındandır. 46. O, sâlihlerden olarak beşikte iken ve yetişkinlik halinde insanlara (peygamber sözleri ile) konuşacak. 47. Meryem: Rabbim! dedi, bana bir erkek eli değmediği halde nasıl çocuğum olur? Allah şöyle buyurdu: İşte böyledir, Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmedince ona sadece "Ol!" der; o da oluverir.'' Nitekim Hz. Meryem annemiz Hz. İsa'yı dünyaya getirince onun iffetinden şüphelenen kavmine karşı, yeni doğmuş olan Hz. İsa, Allahın izni ve kudretiyle konuşmaya başladı. Kendisinin Allahın kulu ve peygamberi olduğunu söyledi.
(Ali İmran-59) ''Allah nezdinde İsa'nın durumu Adem'in durumu gibidir. Allah O'nu topraktan yarattı. Sonra ona ''Ol'' dedi ve oluverdi.'' İşte Hz. Adem'i (AS) topraktan anasız babasız yaratan Allah (CC), Hz. İsa (AS)'ı da babasız yaratmıştır. Bu nedir? Bu Allahın kudretinin gücünün sonsuzluğunun göstergesidir.
(Ali İmran-60) ''Gerçek, Rabbinden gelendir. Öyleyse şüphecilerden olma.''
(Bakara-28) ''Siz ölü iken sizi dirilten (dünyaya getirip hayat veren) Allah'ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve sonunda O'na döndürüleceksiniz. ''
(Mü'min-68) ''O, hem dirilten , hem de öldürendir. O herhangi bir işin olmasını dilediği zaman yalnız ''Ol'' der ve o da oluverir.''
6-Her Şeyi Yeniden Diriltecek Olan da Allah'tır.
(Kıyamet-3) - İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?4 - Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter. ''
Haşr ne demektir, bilir misiniz? Kelime olarak toplanmak, bir araya gelmek demektir. Kıyamet günü dirilişi müteakiben bütün yaratılmışların toplanma yerine sevk edilmesi ve toplanması demektir.
Haşr yerinde insanlar, dünyadaki yaşayışlarına göre muamele göreceklerdir.
Peygamberimiz (SAV) buyuruyor ki: ''Nasıl yaşıyorsanız öyle ölürsünüz, ve nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.''
(Hud-103) ''O gün bütün insanların bir araya toplandığı bir gündür ve o gün bütün mahlukatın hazır bulunduğu gündür.''
(İsra- 49) Bir de onlar dediler ki: "Biz, bir kemik yığını olduğumuz ve ufalanıp toz olduğumuz vakit mi, gerçekten biz mi, yeni bir yaratılışla diriltileceğiz? 50 - De ki: "İster taş olun, ister demir..."51 - "İsterse gönlünüzde büyüyen başka bir yaratık olun, (Muhakkak öldürülecek ve diriltileceksiniz.) "Onlar: "Bizi kim tekrar diriltecek?" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratmış olan o kudret sahibi." Sana başlarını sallayarak: "Ne zamandır bu." diyecekler. De ki: "Yakın olması gerekir!". 52 - (Allah) sizi çağıracağı gün, tam bir hürmetle onun emrine koşacaksınız ve zannedeceksiniz ki, kabirlerinizde pek az bir müddet kaldınız. (İsra-97) Ve biz, o kâfirleri kıyamet günü kör, dilsiz ve sağır oldukları halde, yüzleri üstü sürünerek haşredeceğiz. Varacakları yer cehennemdir; ateşi dindikçe onun ateşini artırırız. 98 - Bu onların cezasıdır! Çünkü onlar, âyet-lerimizi inkâr etmişler ve: "Sahi bizler, bir yığın kemik ve ufalanmış toz olduğumuz zaman mı, yeni bir yaratılışla diriltilmiş olacağız?" demişlerdir. 99 - Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, kendilerinin aynı olan insanları yaratmaya da kadir olduğunu görüp bilmediler mi?
(Meryem-66) Halbuki insan şöyle der: "Ben öldüğüm zaman, ileride gerçekten diri olarak (mezardan) çıkarılacak mıyım?" 67 - O insan, daha önce hiçbir şey değilken kendisini yoktan var ettiğimizi hatırlamaz mı? 68 - Rabbine andolsun ki biz onları (öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden kâfirleri) şeytanları ile beraber elbette ve elbette mahşerde toplayacağız. Sonra onları muhakkak cehennemin etrafında dizleri üstü hazır bulunduracağız (ki cennetlikleri görüp hasret çeksinler.). 19 - Allah'ın mahlukunu ilk baştan nasıl yarattığını, sonra bunu tekrarladığını görmediler mi? Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır. 20 - De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın da, Allah ilk baştan nasıl yaratmış bakın. İşte Allah bundan sonra (aynı şekilde) ahiret hayatını da yaratacaktır." Gerçekten Allah her şeye kadirdir.
(Yasin-77) – (Açıklama: Öldükten sonra dirilmeyi inkar eden Übey bin Halef isimli bir müşrik , çürümüş bir kemik alıp, elinde ufaladıktan sonra Resulullaha (SAV) dönerek; ''Allahın bu çürümüş kemikleri tekrar dirilteceğine mi inanıyorsun? Peygamber efendimiz (SAV) de buyurdu ki; ''Evet. Seni diriltecek ve cehenneme sokacak.'' bunun üzerine bu ayeti kerimeler nazil oldu: 77- İnsan, görmezmi ki biz onu bir damla sudan yarattık., şimdi apaçık bir düşman kesildi? 78 - Yaratılışını unutarak bize bir de misal getirmeye kalkışıyor. "Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?" dedi. 79 - De ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecektir ve o her türlü yaratmayı iyi bilir." 80 - Yeşil ağaçtan sizin için bir ateş yapan (çıkaran) O'dur. Şimdi siz ateşi ondan yakıyorsunuz. (Açıklama: Bedeviler ağaçları birbirine sürterek ve yakarak ateş elde ederlerdi. İşte yemyeşil ağaçtan ateş çıkarmaya muktedir olan Allah, çürümüş kemikleri de diriltmeye kadirdir. ) 81 - Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir. 82 - O'nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da hemen oluverir. 83 - O halde her şeyin mülkü ve tasarrufu (hükümranlığı) elinde bulunan Allah'ın şanı ne yücedir. Siz de yalnız O'na döndürüleceksiniz.
7-Allah (CC) Nasıl Bir Varlık?
Allah şöyledir böyledir demek te yanlıştır ve yalandır. Allahın şeklini şemailini düşünmeyiniz. Kainata bakarak, kendi halinize, şeklinize şemailinize bakarak O'nun azametini ve büyüklüğünü düşününüz. O'nun sıfatlarını düşünerek, tefekkür ederek büyüklüğünü anlayıp secdelere kapanmak gerekir.
8-Allah Vardır, O'nun Için Yokluk Düşünülemez.
O'nun varlığının başlangıcı yoktur.. Ezeldende ezel vardır. Evrende bulunan her varlığın bir başlangıcı vardır. Ama O'nun varlığının başlangıcı yoktur.
(Hadid-3) ''O ilktir (yani her şeyden öncedir.) O sondur. (yani kendisinden sonra hiç bir şey kalmayacağı sondur. Varlıklar yok olacaktır ama O baki kalacaktır.) O zahirdir (varlığı pek çok delillerle gün gibi açıktır.) O batındır. (gerçek mahiyeti yarattıklarına gizlidir. Yani O'nun varlığı ve zatının hakikati duyu organları ile idrak edilemez.) O her şeyi bilir.''
9-O'nun varlığının sonu da yoktur.
(Rahman-26) ''Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacaktır. 27-Ancak, azamet ve ikram sahibi Rabbın zatı baki kalacaktır.'' Yani her şey, canlıdan cansıza, zerreden kürreye her şey fanidir. Zaten çevremize baktığımız zaman her şeyin bir bir yok olduğuna ve her doğanın bir gün öldüğüne şahit oluruz. Her şey zamanı gelince yok olacaktır. Ama büyüklük ve ikram sahibi rabbimiz baki kalacaktır.
O Allah birdir. Ondan başka bir ilah yoktur. Zatında, sıfatlarında ve işlerinde tektir.(İhlas-1) ''De ki Allah birdir. 2- Allah sameddir. (Hiç bir şeye muhtaç değildir, her şey O'na muhtaçtır..)
Kainatta bulunan her şeyi Allah yaratmıştır. Ama Allah yarattıklarının hiç birisine benzemez. Ve hiç bir şey deO'na benzemez.
(Şura-11) ''O'nun benzeri hiç bir şey yoktur. O işitendir, görendir.'' Kainatta yaratılan her şey Allahın zatındandır. O hiç bir şeye muhtaç değildir. Allah bir mekana, bir yere, havaya, suya, yiyeceğe muhtaç değildir. Ama her şeyin rızkını O verir. Yaşatan da O, yediren, içiren de O, öldüren de O, yeniden dirilten de O. Her şey, ama her şey O'na muhtaçtır. Her şey O'nun şefkat ve merhametine muhtaçtır.
10-Allah Diridir, Ölmez.
Ölüm olayı sadece O'nun yarattıkları içinder.
(Ali İmran-2) ''Allah kendisinden başka ilah olmayan, daima Hay (diri) ve yarattıklarını koruyandır.'' Yukarıda da belirttiğim gibi ölüm olayı sadece Allahın yarattıkları içindir. Allah bakidir, ölmez.
(Ali İmran-185) ''Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günnü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir.''
(Ahzab-16) ''16. (Resûlüm!) De ki: Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmanın size asla faydası olmaz! (Eceliniz gelmemiş ise) o takdirde de, yaşatılacağınız süre çok değildir. ''
Hadis: ''Dilediğin gibi yaşa. Muhakkak öleceksin. Dilediğin kadar sev. Muhakkak sevdiklerinden de ayrılacaksın. Dilediğin kadar amel et. Muhakkak amel ettiğin kadar karşılık bulacaksın.''
(Cuma-8) ''De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir.''
11-Allah Her Şeyi Bilendir.
O'nun izni ve bilgisi dışında bir kelebek bile kanadını oynatamaz. Bizim göremediğimiz, bilemediğimiz her şeyi Allah bilir. Denizlerin dibinide bilen O'dur. Yerkürenin derinliklerini bilen de O'dur. Kat kat semaları bilen de O'dur. Onsekizbin alemi bilen de O'dur. Gaybı bilen de O'dur. Çünkü her şeyi O yaratmıştır ve gizli, açık her şey O'nun bilgisi dahilindedir.
12-Allah Her Şeyi İşitir ve Görür.
İnsanın iki kulağı ve iki gözü vardır. Ama duyması da görmesi de belli bir sınırlıdır. Ama Allah bizi her halimizle görür. Biz O'nu göremeyiz ama O bizi her zaman ve mekanda görür. Allahın görmesi için bir ışığa ihtiyacı yoktur. Nerede olursak olalım, yerin katmanlarında da olsak, denizlerin dibinde de olsak, kat kat semalarda da olsak, kapkanarlık gecelerde de aydınlık gündüzlerde de olsak Allah bizi her daim gizli açık her şeyi görür ve konuştuklarımızı işitir. (İsra-1) ''O işiten ve görendir.''
13-Allah Dilediğini Yapar. Her Şeye Gücü Yeter.
Hiç bir şey Allahın istediğine engel olamaz. O isterse her şey olur, O isterse her şey ölür.(Ali İmran-47) Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmedince ona sadece ''Ol'' der ve o da hemen oluverir.'' Allahın her şeye gücü yeter. Allah istediği her şeyi yapar. O'ndan daha güçlü, kuvvetli ve kudretli bir varlık yoktur.(Nahl-77) Şüphesiz ki Allah her şeye kadirdir (her şeye gücü yeter.)''
Gören gözümüz değil, gözümüzde tecelli eden Allahın "Basîr" sıfatının/isminin gözlerimizdeki tecellisidir. Rabbimiz isteseydi biz parmağımızla veya kulağımızla da gördürürdü. Veya işiten kulağımız değil, kulağımızda .Allahın ''Semi'' sıfatının/isminin kulağımızdaki tecellisidir. Konuşan ağzımız/dilimiz değil, Allahın ''Kelam'' isminin sıfatının ağzımızdaki tecellisidir. Ates kendiliğinden yakmaz. Yakan ateş değildir. Ateşte Allahu tealanın "Celal" isminin tecellisidir. Yakan ateş değildir. Eğer ates yakıcı olsaydı, Hz. Ibrahim (AS) Nemrud'un ateşinde yanardı. Ama o ateş Hz. İbrahim'e (AS) güllük gülistanlık oldu. Çünkü Allah öyle istedi. Bıçak kendiliğinden kesici olsaydı Hz. Ismail kurtulamazdı.
Kainatta hicbir sey bağımsız değildir. Toprak bir şey bilmez. Çünkü toprak âlim degildir; ancak toprakta Allahın "İlim'' sıfatının/ isminin tecellisi" vardır. Yediğimiz içtiğimiz her şey topraktandır. Ama rızkı veren toprak değildir. Toprakta Allahu tealanın ''Rezzak'' (rızık veren) sıfatının/ismin "tecellisi" vardır. Yoksa tabiatperestlerin dedikleri gibi toprakta görulen nimetlerin, topragin kendisinden kaynaklandığını iddia etmek saçmalıktan ve zırvalamaktan başka bir şey değildir. Çünkü kainatta her iş Allahın emri ile olur. Kainatta tesaduf yoktur. Ne tabiat, ne eşya ve ne de insan boşuna yaratılmamıştır ve başıboş da değildir. Kainatta asla ve asla tesaduf yoktur. Bir Yaratıcı (Allah) vardır ve O'nun bazı emir ve yasakları vardır. Bundan dolayı da insan, hür ve bağımsız yani başıboş olmayıp Allah'a (CC) kulluk yapmakla mükelleftir. Zaten yaratılış gayesi de budur.
14-Allah Kelam Sahibidir.
Allah ses, ağız, dil, lisan gibi şeylere muhtaç olmaksızın konuşur. Yukarıda da değindiğim gibi, Hz. Musa (AS) Allahu tealaya şöyle niyazda bulundu:
(A'raf-143) ''Rabbim! Bana kendini göster, seni göreyim. Dedi. Allah; Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak. Eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin. Buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti. Musa'da baygın düştü. Ayılınca dedi ki; Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Sana tevbe ettim.'' Peygamber Efendimiz (SAV) de Mi'raç gecesinde Allah ile konuşmuştur. Nitekim Kur'an-ı kerim'in bir ismi de ''Kelamullah''tır. Yani Allahı kelamı.
15-Allah Tekvin Sıfatına Sahiptir.
Yani her şeyi yaratan, bir tek olan Yüce Allah'tır. (CC) Yaratan, yaşatan, rızıklandıran, sonra öldüren ve sonra tekrar diriltecek olan Allah'tır. (CC)
(Ali İmran-26) ''Resulüm! De ki, mülkün gerçek sahibi olan Allahım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir ve dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten Sen her şeye kadirsin. 27- Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de sayısız rızık verirsin.''
16-Allah (CC) Bir'dir.
(Ihlas-1) De ki: “O, Allah’tır, bir tektir. 2-“Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır, o, hiçbir şeye muhtaç değildir.)” 3-Ondan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir).” 4-“Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”
Kainatın bir yaratıcısı vardır. Eğer iki Allah olsaydı üç veya dört de olabilirdi. O zaman hepsinin istekleri farklı olurdu ve anlaş-mazlık çıkardı. Ve evrenin düzeni bozulurdu. Dolayısıyla bir ta-ne değil bir kaç tane kainat olurdu. Bu da insan aklına bile aykı rı. İşte Allah'tan başka ilahlar kabul etmek insanı şirke götürür ki bu da en büyük günahtır ve cezası ebedi cehennemde kalmaktır.
17-Allah (CC) Aynı Anda Bu Kadar İşi Nasıl Yapıyor?
Herşeyi Yaratan, bu sorulara da mutlaka cevap yaratmıştır. Yeter ki, doğru cevapları bulma yolunda, engelleri aşacak kadar gayret gösterin, araştırın ve okuyun. İnsan bir anda iki işi yapamıyorum, Allah nasıl sayısız işleri aynı anda yapıyor?” Çünkü sen beşersin. Allahın yarattığı bir mahluksun. Sen aynı anda iki farklı yöne bakamıyorsun. Aynı anda iki ayrı kelimeyi söyleyemiyorsun. Sana söylenen iki kelimeyi aynı anda işitemiyorsun. İşitsen de, anlamıyorsun. Bedeninin ve aklının sınırları var. İşte o sınırlardan bir tanesi de bu: Aynı anda birden farklı şeyi yapamıyorsun. Aynı anda birden fazla şeyi düşünemiyorsun.
Ama Allah her şeye kadirdir. Her şey O'nun dilemesiyle olur. O dilerse her şey olur. Hiç bir şey O'nun dilemesine itiraz edemez, etse de bir şey değiştiremez. Bahar geldiğinde, milyarlarca çiçek bir gecede açıyor. Sayısız yumurtanın içinden sayısız kuş çıkıyor. Kuşlar yumurtalarının içinde ağır ağır büyürken, toprağın altına atılan milyarlarca tohum çatlayıveriyor.Tohumlar, minik minik filizlenirken, gökyüzündeki bulutlar yağmur damlacıkları olarak yaratılıyor. Binlerce anne dünyaya aynı anda binlerce bebek getiriyor. Binlerce bebeğin ilk çığlığı annelerinin kulaklarında yankılanıyor. Aynı anda binlerce insan ölüyor, binlerce insan ölüm acısı ile karşı karşıya kalıyor.
Güneşte bizim göremediğimiz, duyamadığımız ama Kur'anı kerimde belirtilen ve aynı zamanda bilimsel olarak da ispatlanan sayısız patlamalar meydana geliyor.Ay’ın yüzeyine binlerce meteor düşüyor.Denizlerin metrelerce altında, milyarlarca küçük balık, aynı anda hayat buluyor.Dünyanın bir ucunda güneş doğarken, sabah olurken, öbür tarafında gün batıyor, dünya zindana bürünüyor.
Bedeninde milyarlarca hücre ölürken, milyarlarca yenisi yaratılıyor. Ve daha bunlar gibi milyarlarca milyarlarca ve milyarlarca iş, Allah’ın yapması ve yaratmasıyla, birbirine karışmadan, çarpışıp bozuşmadan olup bitiyor. Hem de, aynı anda oluyor. Kainatın ahengi de bozulmuyor.
Bütün bunları her şeyi yoktan var eden, her şeyin sahibi olan Allah (CC) yapıyor.(Rum-52) – (Habibim!) Elbette sen ölülere işittiremezsin. O daveti, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da duyuramazsın. 53 - Körleri de sapıklıklarından (vazgeçirip) hidayete getiremezsin. Sen ancak âyetlerimizi iman edeceklere duyurursun da onlar müslüman olur, selâmeti bulurlar. (Açıklama: Bu ayeti kerimede geçen ölü, sağır ve kör kelimeleri kalpleri ölmüş, hakka kulak tıkamış ve kalp gözü kör olanlardır.) 54 - Sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün arkasından kuvvet veren ve sonra kuvvetin arkasından yine güçsüzlük ve ihtiyarlık veren Allah'tır. O dilediğini yaratır. Ve O, her şeyi bilir, her şeye gücü yeter. (Açıklama: İnsan, cenin ve çocukluk döneminde zayıf ve çaresizdir. Sonra büyür, gelişip güçlenir. Daha sonra ise ihtiyarlayıpyine güçsüz hale gelir. Bu ayeti kerimede Allahu Tealanın kudreti gücü anlatılarak insanın yüce Yaratanına karşıkulluk borcu hatırlatılıyor.)
18-Allah Bütün Bu Işleri Aynı Anda Nasıl Yapıyor?
Çevremze dikkatlice bakarsak, Allah’ın yarattığı bazı şeylere, bir anda sayısız işler yaptırıldığını görürüz. O zaman da Rabbimizin sonsuz kuvvet ve kudretiyle, bir anda sonsuz şeyleri yaratması ve yapması, anlaşılamayacak bir durum olmaktan çıkacak.
Mesela, güneşi düşünün. Güneş doğduğunda, herkesi ve her şeyi aynı anda aydınlatır.Onbinlerce insanın karşısında konuşan bir adamın her söylediği kelime, aynı anda herkesin kulağına gider. Yer çekimi, dünyanın üzerindeki her şeyi aynı anda çeker.
Bütün bu işler, Allah’ın yarattığı kanunlar ile olur. Öyleyse, Allah’ın bir anda sonsuz şeyi yapması ve yaratması, güneşin herkesi bir anda aydınlatması gibi kolaydır. Bir kelimenin binlerce insan tarafından aynı anda işitilmesi gibi kolaydır. Yerçekiminin aynı anda her şeyi çekmesi gibi kolaydır. Allah “OL!” der ve olur. (Nahl-40) “Biz bir şeyi istediğimizde, sözümüz “OL” demekten ibarettir; o da oluverir.”
Allah bir çiçeği ne kadar kolay yaratıyorsa bir baharı da o kadar kolay yaratır.Allah bir atomu ne kadar kolay döndürüyorsa, gezegenleri de o kadar kolay döndürür.Allah bir insanı ne kadar kolay yaşatıyorsa, bütün insanları da o kadar kolay yaşatır.Allah bir kuşun rızkını nasıl verip onu yedirip içiriyorsa bütün canlıları da aynı şekilde aynı kolaylıkla yedirip içirir ve yaşatır.
Küçük işler kolay, büyük işler zordur. Ama bu bize göredir. Allah için, küçük de büyük de birdir. Allah için az ile çok aynıdır. Allah için bir ile bin hiç farketmez. Allah için ağır ile hafif arasında fark yoktur. Çünkü Allah OL! der, her ne dilerse olur!
Biz insanlar için BİR yazmak mı daha kolaydır yoksa BİN yazmak mı? “Ne farkeder?” dersiniz değilmi? Biri BİR; öteki ise BİN! Farketmez hiç, öyle değilmi? Elbette farketmez! Yazı yazmasını bilen biri için BİR yazmak ile BİN yazmak arasında tek bir harfden başka hiçbir fark yoktur. BİR yazmak, BİN yazmaktan daha kolay olmadığı gibi; BİN yazmak, BİR yazmaktan daha zor da değildir.
Peki, KÜÇÜK yazmak ile BÜYÜK yazmak arasında fark var mıdır? KÜÇÜK, küçük olduğu için kolay da; BÜYÜK, büyük olduğu için zor mudur? Elbette yazı yazmasını bilen için, KÜÇÜK yazmak ile BÜYÜK yazmak arasında fark yoktur. İkisi de kolaydır.
Şimdi bu basit örneğin penceresinden bakarak, çok büyük bir gerçeği görebiliriz. Her şeyi yoktan yaratan Allah için küçüğü yaratmak ile büyüğü yaratmak arasında fark yoktur. Her şeyi yoktan yaratan Allah için, bir tek şeyi yaratmak ile binlerce şeyi yaratmak arasında fark yoktur. Ha bir atom, ha bir gezegen yaratmak; ha bir çiçek ha binlerce çiçek yaratmak, Allah için aynıdır.
Allah “OL!” dedikten sonra, her ne dilerse o olur. Allah dilerse bir tane yaratır, dilerse bin tane yaratır. Allah dilerse küçük yaratır dilerse büyük yaratır. Bir çiçek yaratır. bir ağaç yaratır. bir bahar yaratır. bir cennet yaratır. Allah için hepsi birdir.
Bir atom yaratır. bir sinek yaratır. bir dağ yaratır. bir dünya yaratır. Milyarlarca sinek yarattığı gibi; milyarlarca yıldız da yaratır. Allah için hepsi birdir. Allah “OL!” dedikten sonra, her ne dilerse o olur.
19-Bütün Bunlara Rağmen İnsan Neden Nankörlük Eder?
Kainata bakarak Yüce Yaratıcının büyüklüğünü keşfedemeyen zavallı insan, ufak-tefek şeylerle, ipe-sapa gelmez saçmalıklarla kendisini mahveder. Yaratılış gerçeğini reddere, evrim teorisine inanır. Öldükten sonra yeni bir hayatın varlığını kabul etmez. Neden bu böyle olmamış da şöyle olmuş? Neden Allah bunu yarattı da böyle oldu? Bu böyle olmasaydı daha iyi olurdu? Bir sürü zırva.
Bir saray düşünün. 1000 kapısı olan bir saray. Bu sarayın 999 kapısı açıktır ama sadece 1 kapısı kapalıdır. Böyle olunca, bu saraya girilemeyeceğini kim iddia edebilir? Ama zavallı inkarcılar 999 açık kapıyı göremez, sadece o 1 kapalı kapıyı görür ve onu insanlara gösterir. Halbuki esasında o kapalı olan 1 kapı da açıktır. Ama böyle insanların gözlerinde perde vardır ve ruh dünyaları kapalıdır. Çünkü mü'min için kapalı kapı yoktur. Yeterki gözlerini yummasın ve dünyayı kendine zindan etmesin. Çükü insan gözlerini şu aydınlık dünyaya kapayarak sadece hakikatleri görmekten kendisini mahrum eder. Hakikatler yok sayamaz. Çünkü güneşin nurlu aydınlığına gözlerini kapayan, dünyayı sadece kendisine zindan eder.
Farzedin ki, çevrenizde 10 tane yalancı insan var. Bunların yalancılıkları tescil ve tesbit edilmiş, defalarca yalan söyledikleri görülmüştür. Bu 10 yalancı gelse bize evimizin yandığını söylese, bu insanların yalancı olduklarını bildiğimiz halde bu haberlerine biraz ihtimal verir ve onlara inanırız. Öyle değilmidir? Zira ortada 10 kişilik bir ittifak var. Ama Ayyahın varlığını, birliğini söyleyen, ölümü ve öldükten sonra yeniden dirilişi bildiren, cennet ve cehennemden haber veren 124.000 peygamber gelmiştir. Bununla beraber, binlerce evliya, milyonlarca inanan insandan müteşekkil bir ittifak var. 10 yalancının bir yalanına ehemmiyet verip de hayatlarında bir kere yalan söylememiş, peygamberlerin velilerin bu ittifakına inanmayan insan akıllı bir insan olabilir mi? Peygamberlerin özelliklerinden birisi de ''Sıdk'' tır. Yani peygamberler yalan söylemezler. 124.000 peygamber bu hakikatleri insanlara bildirmiştir. Çünkü peygamberlerin varlığının gayesi Allahın varlığını, birliğini, öldükten sonra yeniden dirilişi, hesabı, cenneti ve cehennemi, ilan etmektir. Öyleyse her peygamberin peygamberliğini ilan eden deliller, aynı zamanda Allahın varlığının ve vaadinin delilleridir. Ve Allahın dostları evliya kulları da o peygamberlerin varisleridir. Bütün bu hakikatler ortada iken, insan bunları nasıh inkara yönelir?
20-Kainata Bakın, Yüce Yaratıcının Büyüklüğünü Görün.
Yerçekimi. Bir meseleyi izah eder. Gözle görülür, elle tutulur, laboratuvarda incelenir bir nesne değildir. Ama görülen ve duyulan sadece neticedir. Çekirdekteki gelişme kanunu, suyun kaldırma kuvveti, mıknatıstaki çekme kuvveti. DNA'daki şifre kanunu. RNA'nın dizilişi. (DNA "Deoksi Ribo Nükleik Asit" isimli bir tür molekül grubunun kısaltılmış isimidir. canlılardaki temel kalıtım maddesidir . Dev bir moleküldür. DNA çekirdekte bulunan ve taşıdığı genler sayesinde hücredeki hayatsal faaliyetleri yönetir. RNA ise Ribo Nükleik Asit isimli bir tür molekül grubunun kısaltılmış isimidir. Çekirdek ve sitoplazmada bulunur. DNA’nın yönetimindeki protein sentezinde önemli görev yapar.) Bütün bunlar Allahın kanunlarıdır ve insan bu kanunları keşfederek Allahın büyüklüğü karşısında secdelere kapanır. Parmağımızı bir komprosör gibi kullanıp taşları veya kayaları parçalayabilir miyiz? Buna imkan var mıdır? Sadece parmağımızı parçalarız. Ama ipek gibi ince ve nazik damarları ile biricik bitkiler, taş ve kayaları yararak ortaya çıkıyor. Sigara kağıdı gibi ince yapraklar, güneşin o kızgın sıcağı karşısında yemyeşil kalıyor. Bir çekirdek, dallarıyla çiçekleriyle meyveleriyle koskocaman bir ağaç oluyor.
Tesadüf diye bir şey yoktur. Tesadüf kanunla zıtlaşmak demektir. Tesadüf, başıboşluğun adıdır. Kanun ise bir münasebeti ifade eder. Bir insan bedeninde 60 trilyon hücre vardır. Bir hücrede de 1 milyon protein vardır. Bir proteinin tesadüfen meydana gelebilmesi için 10 rakamının arkasına 160 tane sıfır ile ifade edilen ihtimal gereklidir. Bu mümkün müdür? Böyle bir tesadüf olabilir mi? Bu 60 trilyon hücrenin her birine söz dinleten ve onları sevk ve idare edin bir güç ve bir kuvvet vardır ki O'da Allah'tır. (CC) Bütün canlılarda bütün hücreler her altı ayda bir tamamen değişir ve yenilenir. Kan içinde saniyede 10 bin alyuvar ölür ve onların yerine Allahu teala yenilerini yaratır. (Alyuvar= kana kırmızı renk veren çekirdeksiz yuvarlak hücre.) Bir hücrede saniyede 12 terkip meydana gelir. Bu saatte yaklaşık 45.000 terkip eder. Yani insan hep aynı olarak kalmıyor. Eskiyen gömleğimizi, çeketimizi değiştirdiğimiz gibi etimiz ve bedenimiz de sürekli değişiyor ve yenileniyor.
Yediğimiz lokmaya bir bakalım. Bizim payımız ne kadar acaba? Onun ana kaynağı olan toprağı kim yarattı? Toprağı ekim için kim müsait hale getirdi? Kim onu çimletti, başak haline getirdi? Havayı, suyu, yağmuru, nemi, ısıyı, ışığı kim ona verdi. Atılan o tohumun gübreyle, bakterilerle, havayla, suyla, ışıkla, ısıyla, nemle ilişkisini kim tanzim etti?
Toprağı sürme, ekip biçme, un yapma, ekmek haline getirme bilgisini, gücünü ve kuvvetini kim öğretti insana? Bunları yapmak için insana aklı, beyin gücünü, bilek gücünü kim verdi? Kim yarattı lokmayı yemek için ağzımızı, dişlerimizi dilimizi; yutmak için tükrüğümüzü, yutağımızı, yemek borumuzu? Acıkma hissini, yediklerimizden tad alma duygusunu, doyma hissini kim verdi? Hiç düşündük mü acaba bir lokmanın maliyeti ne kadardır? Bütün insanların serveti, gücü kuvveti bir araya gelse bu maliyeki karşılayabilir mi? Bu nimetleri acaba hangi ibadetimizle kazanabiliriz? Bir işçi bir yevmiye için sekiz saat çalışır. Bir tane elmanın kendisi değil de sadece resmi olsaydı, bütün insanlık bütün gücünü sermayesini bir araya getirseydi bir tane elma elde edebilir miydi? Ama Allah bütün bu nimetlerin hepsini karşılıksız ve maliyetsiz vermiş. Bizden bir maliyet istemiyor. Oysa Allahu teala bir çuval un için bin rekat kılacaksınız deseydi, insanlar mecburen kılacaklardı. Kuraklık olur, dağlara ovalara çıkar yağmur duası ederiz. Allahu teala her damla su için iki rekat namaz kılacaksınız diye emir buyursaydı mecbur kılacaktık. Öyle değil midir? Allah bizleri kendisine kulluktan uzak etmesin. Sıratı müstekımden ayırmasın. Habibinin izinden ve sünnetinden mahrum etmesin.
Bir insanın siması, bir başka insana benzemez. Hatta Hatta kendisinden önce yaşamış milyarlarca insandan hiç birisine benzemez. Kendisinden sonra geleceklere de benzemez. Sadece bu bile Allahu tealanın varlığını, birliğini, büyüklüğünü güç ve kuvvetini isbat eden bir delildir. Her insanın simasını diğer insanların simalarından farklı yaratmıştır. Her insanın gözlerini diğer insanların gözlerinden farklı yaratmıştır. Hz. Adem (AS) dan bu günümüze kadar her insanı parmak uçlarına kadar farklı yaratatmıştır. Zamanımızın ilim adamları artık insanları tanımada parmak izlerinin yanı sıra göz yapısını da kullanıyorlar. Çünkü herkesin gözü kendisine hastır. Bütün bunlar her insanın kendisine mahsus bir ruhu olduğunu, Allahın kudretiyle bu ruhun o insanın simasını, parmak uçlarını ve göz yapısını muhafaza ettiğini göstermektedir.
Her canlıya yaşayacağı ortamı ve şartları sunmuştur. Yavru ördek yumurtadan çıktığında yüzmesini becerir. Kozadan çıkan karınca hemen dehliz (delik) kazmaya başlar. Arı, en kısa zamanda sanat harikası olan peteğini işler, örümcek gerger gibi ağını örer. Yani bütün hayvanat alemi, bir başka alemde kendilerine öğretilen malumat ve kabiliyetle iş görürler. Allahtan aldıkları sevk ve ilhamla hareket ederler. Çünkü hayvanlarda irade yoktur. Ama insan öyle değil. İnsan her şeyi dünyada öğrenir. Çünkü insan farklıdır. Her şeyi iradesi ile yapar. İstediğimiz şekilde oturup kalkıyoruz, yeyip içiyoruz, hareket ediyoruz. Kendi irademizle karar veriyoruz. Bir kötülük ve bir zulüm yaptığımız zaman huzursuz olmuyor muyuz? Eğer bunu kendi irademiz dışında yapmış olsaydık neden huzursuz olalım? Bütün bunlar Yüce Allahın insana vermiş olduğu farklılıklardır ve hepsi Allahın takdiridir ve insanın boşuna yaratılmadığının bir göstergesidir.
21-Allahu Teala'nin Melekleri Vardir.
Her meleğin de Allahu teala tarafından verilmiş bir gorevi vardır.
İnsan, İçinde tek başına bulunduğu odada yalnız değildir. Zaten insan kendisini en yalnız sandığı zamanlarda bile yalnız değildir. Allahın görevlendirdiği ''Yazıcı Melekler'' sürekli insanı izliyor. Ağzından bir kelime çıkmayıversin, hemen yazıyorlar. Her adımın, her düşüncen, her yaptığın, yapman gerektiği halde yapmadığın, veya ertelediğin hepsini eksiksiz olarak kaydediyorlar. Küçük büyük hiç bir şeyi ayırt etmiyorlar.
İnsan uyurken, o melekler yine yanındalar. Unutmaları ya da yanılmaları, yanlış yapmaları mümkün değil. Emrolundukları şeyi kusursuz (sıfır hata ile) yapıyorlar.
(İnfitar:10) ''10. Şunu iyi bilin ki üzerinizde muhafız melekler var, 11. (Onlar) değerli yazıcılar var, 12. Onlar, yapmakta olduklarınızı bilirler. (yazarlar)
Peki bu kadar mı? Öbür taraftan sana, bana, hepimize vekil kılınan ölüm meleği de bekliyor. Azrail (AS) Neyi bekliyor mu dedin? Sana-bana verilmiş olan sürenin dolmasını bekliyor. Tayin edilen ecel geldiğinde canını o teslim alacak.
(Ankebut:57) ''Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz.''
(Nisa-78) '' Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile!''
(Rahman:26) ''Yer yüzünde bulunan her canlı yok olacak. 27. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak.''
(Ankebut:4) ''Yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü (ne yanlış) hüküm veriyorlar! 5. Kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa, bilsin ki Allah'ın tayin ettiği o vakit elbet gelecektir. O, her şeyi işiten ve bilendir.''
Bu arada insanin hiç hesaba katmadığı, hatta belki de aklından bile geçirmediğin gizli şahitleri de var. Elleri ve derileri. Hesap günü geldiğinde, tüm şahitler bir araya toplandığında, Allahın dilemesiyle onlar da konuşacaklar.
(Nur:24) ''.O gün dilleri,elleri ve ayakları, yapmış olduklarından dolayı aleyhlerinde şahitlik edecektir. 25. O gün Allah onlara gerçek cezalarını tastamam verecek ve onlar Allah'ın apaçık gerçek olduğunu anlayacaklardır.''
(Yasin:65) ''O gün ağızlarını mühürleriz. yaptıklarını bize elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder. ''
Evet. Eğer Allahtan korkup sakınanlardan değilsen, bir gün ellerin aleyhinde sana şahitlik edecek. Evet evet. Kendi ellerin bunu yapacak.
İnsan Allaha kul olsun diye yaratılmıştır. Ve bu fani dünyada daima imtihan edilmektedir. ''Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.'' buyuruyor Allah (CC)
(Ankebut: 1) 1. Elif. Lâm. Mîm. 2. İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?3. Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır. 4. Yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü (ne yanlış) hüküm veriyorlar! 5. Kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa, bilsin ki Allah'ın tayin ettiği o vakit elbet gelecektir. O, her şeyi işiten ve bilendir. ''
İnsan, çok değil, ortalama 60 – 70 sene yaşayabiliyor. Yani 60-70 sene gibi bir süre dünyada kalabiliyor. Sonra Allahın huzurunda bu 60 veya 70 senenin her anından hesaba çekilecektir. Herkesin, dünydaki yaptıkları amelleri, kayıtlı olduğu kitapları ellerine verilecektir. Kitası sağından verilenler ebediyyen kurtulmuştur. Onlar artık cennetin sakinleri olacaklar. Ancak; kitabı bol tarafından verilenler ise o zaman şöyle diyeceklerdir.
(Hakka:25) ''25. Kitabı sol tarafından verilene gelince,der ki:" Keşke, bana kitabım verilmeseydi!" 26. "Şu hesabımın ne olduğunu bilmeseydim!" 27. Keşke onunla (ölümümle) her iş olup bitseydi! 28. Malım bana hiç fayda sağlamadı; 29. Saltanatım da benden (koptu), yok olup gitti. 30. Onu yakalayın da, (ellerini boynuna) bağlayın; 31. Sonra alevli ateşe atın onu! 32. Sonra da onu yetmiş arşın uzunluğunda bir zincir içinde oraya sokun! 33. Çünkü o, ulu Allah'a iman etmezdi.''
Artık bundan sonra tutuklanıp yüz üstü sürüklenerek bir daha hiç çıkmamak üzere cehenneme atılacaklardır. İnsanın bu kötü duruma düşmesinin sebebi, yaptıklarının her an kaydedildiğini unutması ve bunların bir gün kendisine bildirilip hesap vereceğini düşünmemesidir. İnsan Allahın azabından korkup O'ndan sakınmadan hayat sermayesini hoyratca tüketmektedir. İşte Allah korkusu bir insan için hem imanının çok keskin bir göstergesi ve hem de onun ebedi hayatını belirleyecek çok önemli bir özelliktir.
İnsan ancak ve ancak Allahtan korkup sakınırsa kurtulacaktır. Bizler farkında olmasak da hızla Allaha hesap vereceğimiz güne doğru yaklaşıyoruz. O halde hep birlikte Allahtan korkalım ve Allahın hoşnutluğunu kazananlardan olalım.
(Bakara:197) ''...(Ey müminler! Ahiret için) azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvâdır. Ey akıl sahipleri! Benden (emirlerime muhalefetten) sakının.''
(Haşr-18) ''Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve herkes, yarına ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. 19. Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir. 20. Cehennem ehliyle cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli, isteklerine erişenlerdir. ''
Allah korkusu, mü'minlerin bu imtihan dünyasında en büyük dayanağıdır. Çünkü Allah korkusu kişiyi her an Allahın istediği gibi davranmaya ve onu hoşnut etmeye çalışmaya zorlar. Şeytanın ve nefsin isteklerinden sakınmaya, onların hile ve oyunlarına karşı uyanık ve tedbirli olmaya sevk eder.
(Hucurat-13) '' ...Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır. ''
Bunun yanında Allah korkusu insana çok şeyler kazandırır. Her şeyden önce Allah korkusu insana, Allah katında üstünlük kazandırır.
(Enfal-29)''Ey iman edenler! Eğer Allah'tan korkarsanız O, size iyi ile kötüyü ayırdedecek bir anlayış verir, suçlarınızı örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir. ''
Allah korkusu insana, iyi ile kötüyü ayırt edici bir anlayış verir. İnsanın kötülüklerini örter ve onu bağışlar.
(Maide-27) ..."Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder"
İnsanın Allah korkusu ile yaptığı ibadetlerini Allah kabul eder. Çünkü böyle ibadette riya ve gösteriş olmaz. Sadece Allahın emri ve korkusu vardır.
(Talak:2) ''... Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. ''
Allah korkusu, insana bütün işlerinde bir çıkış yolu gösterir ve onu ummadığı yerden rızıklandırır.
(Talak: 4) ''...Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.''
Allah korkusu, insana bütün işlerinde kolaylık gösterir.
(Talak:5) ''....Kim Allah'tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükâfatını arttırır.''
Allah korkusu, insanın kötülüklerini örter, onun bağışlanmasına sebep olur ve sevabını artırır.
Ne mutlu o kimseye ki daima Allahtan korkar, bütün yaptığı işleri Allaha hesap vereceği korkusu ve şuuru ile yapmaya çalışır.
O halde ey müslüman kardesim! Sakın gaflete düşüp de Allahı unutma. Unutma ki yaptıklarının hesabını bir gün mutlaka ve mutlaka Allaha vereceksin.
İhsan AKINTÜRK
24 Ağustos 2008
BURGLENGENFELD